infak etmek ve faiz yerine yatırım bankacılığı
infakedelim.blogspot.com
infak: yalnızca Allah rızası için yardım etmektir
infakedelim@hotmail.com
*****
Rum/39: İnsanların malları içinde artsın diye faizle
her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek
her ne zekat verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır.
https://acikkuran.com/30/39
Öncelikle faiz; riba çok basit ve doğal olarak "x" kadar para, mal, değer verip belli bir zaman sonra reel manada/gerçek ekonomide "x+" kadar daha fazlasını geri istemektir
gerçek alışveriş verilen borç kadar miktarda; değerde karşılık bulunandır.
artan fiyatlar ve değerler göz önüne alındığında
1 kilo elmayı nasıl 1 sene sonra 2 katı fiyatına alabiliyorsak, bu işlemi kağıt parayla yapınca %100 enflasyon gibi bir olguyla karşılaşıyoruz
yani 1 kilo elmayı 25 liradan borç verip, 1 sene sonra 50 lira bedelle geri istemek faiz değil, borcun geri ödenmesidir.
enflasyon sepetinde yüzlerce ürün olduğundan %100 paranın gerçek değerini veremese de dikkate alınacak bir göstergedir.
Faizi
ekonomi içindeki yeriyle birlikte de değerlendirmek gerekir: Kötü bir ekonomide
enflasyon ve paranın değer kaybı gerçekleşir, üstüne gelişmiş ülke para
birimlerinin değer artışı da vardır.
TL geliri olan bir çalışan ya da üreticinin kazandığı para, %x kadar değer kaybına uğrayabilir
bunun sonucu olarak ülkemizde borç veren değil borç alan faiz yemektedir
borç veren parasını aynı değerde geri alamamaktadır
parasını TL olarak tutan zarar etmektedir
Devlet paranın gerçek değerinden; enflasyondan daha düşük faizle kredi kullandırarak zarar etmekte, verilen borç daha düşük değeriyle geri alınmaktadır, 2022
ancak bu parada 80 milyon'un üzerindeki Türk vatandaşının hakkı vardır
(burada Devletin denediği sıkıntılı ekonomik adalet yöntemi ise maaşlara yeterince zam yapmayarak tüketim kredileriyle bu farkı bankalar aracılığı ile kapatmaya çalışmaktır, 2022)
ideal durumda:
İyi bir ekonomide ise vatandaş için yeterli ve aynı zamanda ihracata yansıyabilen üretim, "0" enflasyon ve yerel para biriminde değer artışı gerçekleşir. Yabancı para birimlerindeki artışlara karşı direnç oluşur; alım gücü artar
iyi/kötü durumlar inişler, çıkışlar ekonomik/hayatın içinde yer almaktadır. Fiyatların sürekli sabit
kalması beklenemez. Ticaret, savaşlar, teknolojik gelişmeler, arz-talep dengesizlikleri,
seri üretim, ham madde kaynakları, lojistik gibi faktörler ürün fiyatlarını
belirler.
Peki
iyi durum nasıl oluşur: tarım, hayvancılık, tekstil, sağlık ve barınma gibi
temel ihtiyaçların ülke içi kaynaklarla karşılanabildiği, doğalgaz-petrol-maden
gibi doğal kaynakların yeterli olduğu, teknolojik ürünlerin üretilebildiği,
ithalattan daha fazla ihracat yapan bir ülkede, halkın alım gücü ve yaşam
kalitesi yükselir; enflasyon ve faiz gibi dertleri kalmaz.
Türkiye'nin
son dönem (2021-2022) ekonomik verileri üzerinden gidelim:
Fiyatı
2 katına çıkmayan çok az ürün kaldığına göre tüketici enflasyonu için en iyi
ihtimalle %100 diyebiliriz
Maaş
artışı için asgari ücreti dikkate alırsak kabaca: %50 artış
güncel
yıllık faiz oranı: %15 (aylık %1,2)
döviz
kuru artışı: %65 (üretim ve ticarette ithalata bağımlılıktan=fiyat artışları)
bu
veriler altında 2022'de alım gücümüz çok büyük oranda düşmüş oluyor:
kabaca:
enflasyon ve maaş artış oranı arasındaki farkı dikkate almalıyız
bu
farkı alışverişte, ithal ürünlerde ya da yurt dışına çıkamayarak, çıksak bile
paramızın ne kadar değersiz olduğunu fark ederek daha net olarak anlıyoruz
aslında
basit olan bu temel verileri-bilgiler neden önemli?
faiz
geliri elde edilse bile alım gücünün korunamayacağını ve tüm faktörlerin
ekonomik hayatın içinde olduğunu vurgulamak için
örneğin 2009 yılında dolar kuru ~1,3 TL idi, alım gücü daha yüksekti
O zamanlar
gelişmeye yeni başlamış bir ülke olarak bugünden farklı sıkıntılarımız olsa da
hayat pahalılığı daha normaldi.
Tüm
bunların sorumlusu; seçtiğimiz ve seçemeyeceğimiz yöneticilerle birlikte,
yapabileceklerimiz çerçevesinde biz olduğumuzu da unutmamak gerekir. Bu sebeple
kendimizi ekonomik durumdan ve kararlardan tam olarak soyutlamaya hakkımız
olmadığını düşünüyorum
Gelişmiş ülkelere baktığımızda yıllık %2,5 enflasyon, %1 faiz gibi oranlarla daha rahat bir yaşam sürebiliyorlar. Aradaki fark, maaş artışlarıyla kapanabiliyor
konuyu
değiştirip, bir de zeytinyağı üzerinden örnek verelim
değerli
bir ürün ama kullanım ömrü 2-3 yıl
üretmek
yetmiyor ayrıca zamanında satılabilmesi de önemli
bu
örneği aynı zamanda borç verme işlemlerinde de kullanacağım
Kağıt
Para için de aynı örneği verebiliriz neden durup dururken değeri korunsun-artsın ki:
fani olan her şey gibi zamana yenik düşüp değer kaybetmesi normaldir:
Bir ülke
üretimiyle, teknolojisiyle, ihracatıyla ekonomisini güçlü hale getirip, kağıt parasının değerini koruması-arttırmak için emek harcanması gerekir
bu durum değersiz para birimleri için problem ve zafiyet
GSMH
üzerinden tüm dünyada tek para birimi kullanımı ve borçlanma kontrolü ile
çözüme başlamak gerekir
bunu
hangi bağımsız kurum uygulayacak ve borçlanabilmeye ilişkin teminatlar nasıl
kontrol edilecek
ondan
sonra ben neden faizsiz borç vereyim ki diyen zenginleri ve tefecileri kim
engelleyecek
enflasyona
sebep olmayacak kadar üretim şartlarının sağlanması
işte
bu problemler aşıldıktan sonra faize zaten gerek kalmayacaktır
faiz
güzellemesi yaptığımı düşünmeyin: Burada amaç 2022 üretimi 1 litre
zeytinyağını, 3 sene sonra 1 litre ve 2025 üretimi olarak geri alabilecek
adaleti bulmaya çalışmak
şimdi
gerçek dünyaya dönelim: (2022)
Merkez
Bankası %10 ile bankalara para aktarıyor, bankalar ise %16 faiz ile müşterilerine
aradaki
%6 fark çok düşük olduğu için sistemin dönmesi ancak milyonlarca kişinin faiz
ile borçlanmasıyla mümkün
konut-taşıt
kredisi gibi bankacılık ürünlerini kullanmak bankacılık sistemini besliyor. Kredi
kartı, sigorta, borsa işlemleri ve işlem komisyonları da aynı şekilde
burada bankalar da kendini kurtarmaya çalışıyor, enflasyon ne kadar yüksek ise onlarda reel manada aradaki farkı kapatabilecek kadar kar etmeliler
yani bankalar gerçekten faiz geliri var mı anlayabilmek için
alınan verilen kredilerin vade sonunda altın ya da mal değeri karşılıklarına bakmak gerekir
o
zaman biz şu MB'nin %10 faizini (2022) sıfırlayalım her şey çözülsün?
darphane,
matbaa, internet bankacılığı, personel, mekan gibi haklı masrafları da dikkate
almak gerekir
-sadece
evi olmayana, üretim-yatırım yapana, eğitim ve acil ihtiyacı olana faizsiz borç
verilirse anlamlı olur (borcu: geri alırken evin güncel değeri, yatırım değeri
gibi değerleri dikkate almak gerekebilir*)
*Rakamlar üzerinden faizi sıfırlamak devletin TL değer kaybı~Enflasyon kadar zarara uğramasını ifade eder.
yani verilen parayı aynı şekilde geri alabilmek için kabaca enflasyon kadar faiz uygulanması gerekir: 2024 ekonomi politikası, yani aklın yolu 1
aynı zamanda parası eriyen vatandaş için de maaşları enflasyon kadar güncellemek
bu durum da enflasyon artışına sebep olacaktır
bu kısır döngüden kurtulmanın tek yolu yapısal reformlar değildir elbette
Unutmayalım ki kendi kendine yetebilen, üretim ve ihracat yapabilen çalışkan bir ülke olmak lazım
Enflasyonun
sebebi faiz değildir ancak belli bir oranda etkisi olduğu da bir gerçektir. Çünkü
alınan faizli borç, yerel para birimi değer kaybına uğrasa bile, ürün satış
fiyatlarına yansıyacaktır. Bir diğer olumsuz etken de üretimin ithalata bağımlılığıdır
Devletin yatırım için zararına borç vermesi de bir tercihtir, doğru bir politikayla uzun vadede olumlu sonuçları olması umulur (yatırım teşvikleri)
Hangi
ürüne, bölgeye, yatırıma faizsiz destek olunması gerektiği pratikte hatasız
olması mümkün olmayan bir araştırma ve kontrol gerektirir Devlet tarafında
***
Dini açıdan tefeciliği-faizi-Riba'yı inceleyelim:
Bakara/275-279: https://acikkuran.com/2/275
Faiz yiyenler, şeytan çarpmış kişilerin kalktıkları gibi kalkarlar. Bu, onların "alışveriş tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. (Oysa) Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. (Artık) kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faizden) vazgeçerse, geçmişte olan (kazançları) kendisinindir. Onun işi Allah'a kalmıştır. Kim de tekrar faize dönerse, işte onlar ateş halkıdır; orada ebedî kalıcıdır.
Allah faizi siler (malın ve servetin bereketi kalmaz); sadakaları ise artırır. Allah küfre dalanları, günahta ısrar edenleri sevmez.
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, Rableri katında onlar için ödülleri vardır. Onlara herhangi bir korku yoktur; onlar üzülmeyecek de.
Ey iman edenler! Allah'a karşı takvâlı (duyarlı) olun! İnanıyorsanız, faizden (elinizde) kalan kısmı terk edin!
Böyle
yapmazsanız, Allah ve Elçisi tarafından (faizcilere açılan) savaştan haberiniz
olsun! tevbe ederseniz, malınızın aslı (anaparanız) sizindir. Böylece ne
haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.
---
“Allah alışverişi helal, faizi haram
kılmıştır”
Tüm mesele bu ayrımı yaparak çözülmelidir, yapılan şey ticaret midir, ben paramı verdim daha fazlasını isterim olan faiz midir?
"Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz."
Bizim yapmamız gereken mümkün olduğunca bankacılık sistemini (faizden faydalanmak açısından) kullanmaktan kaçınmaktır. Faiz geliri elde edenlere aracı olmamaktır. Umarım bunları yapmak yeterlidir
Zumer/61: Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları
başarıları sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de
https://acikkuran.com/39/61
Tegabun/16-17: https://acikkuran.com/64/16
O
halde, gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat
edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa,
işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir)
Muhammed/7: Ey iman edenler! Siz Allah'a (dinine) yardım
ederseniz (O da) size yardım eder; ayaklarınızı sağlamlaştırır.
https://acikkuran.com/47/7
İnsanlık
hala biraz ayaktaysa yapılan yardımlar sayesindedir diye de düşünürüm
---
Faiz; Allah yasakladığı için haramdır; biz de bu yasağın faydalarını yazabiliriz
Bakara/215: Sana nereye (kime) infak edeceklerini soruyorlar. De ki: "infak edeceğiniz her bir şey, ana baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolcular için olmalıdır. Her ne iyilik yaparsanız şüphesiz ki Allah onu bilendir."
https://acikkuran.com/2/215
Eldeki
parayla yapabileceklerimiz:
-ticari
yatırım
-alışveriş
-borç
vermek
-yardım
yapmak şeklindedir
Faizin
haram olması para üzerinden para kazanmayı engeller
yani fazla parası olan birisinin (ticaretle meşgul değilse) hayır işlemesi ya da faizsiz borç vermesi gerekir
Mevcut
finansal koşullarda, tarafların mağdur duruma düşmeden borçlanmasının en kolay
yolu; parayı altın ya da ticareti yapılan mal cinsinden kullandırmasıdır: Borcu geri
isterken de kriz zamanlarındaki spekülatif artışları dikkate almamak gerekir.
Burada
kritik nokta: (2022 yılında) 1 gram altın karşılığı 1.000 TL değil, direk olarak 1 gram altını
verebilmenin daha doğru olduğu unutulmamalıdır, belki de sadece bu doğru
1
litre zeytinyağı geçen sene 45 lira iken bu sene 90 TL olması gibi (bu artışın sebepleri
değerlendirilerek gerçek değere karar verilmeli, 2022)
Taşıt ya da ev için borç veriliyorsa güncel satış değeri üzerinden geri almak şeklinde çözümler bulunabilinir
Nisa/29: Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl
yollarla yemeyin: Karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle bile olsa.
Nefislerinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.
https://acikkuran.com/4/29
(mağduriyet oluşturan anlaşmalardan ve bu anlaşma şartlarını haksızca uygulamaktan kaçınmak gerektiğini anlamak gerekir)
Enflasyon/Faiz:
ekonomik şartları hem iyi hem kötü zaman için bir bütün olarak değerlendirmek
gerekir
Önemli olan verdiğimiz şeyin 1 gram, 1 lira, 1 dolar fazlasını
geri almamaktadır.
Bir borçlanmada kimsenin haksızlığa uğramamasını sağlamaktır.
Enflasyon
ve faiz, mal fiyat artışları için bir göstergedir ancak hesaplama yöntemlerinin yetersizliği açısından tam olarak karşılığı
değildir
Unutmayalım
ki 100 gram altın verip 120 gram altın olarak geri istemekle
1
litre zeytinyağı verip onu geri istemek aynı şey değildir
Çünkü
biri faiz diğeri mal ticaretidir
Bu
örneği Dolar 14 lirayken 1000$ borç verip, dolar 7 liraya düşerse? 1000$ olarak
geri almak şeklinde düşündüğümüzde:
14.000
TL borç: 7.000 TL şeklinde gerçekleşir. bu noktada paranın/malın gerçek değerini araştırmalı, ne borç veren ne de alan zarara uğratılmalı
Bu
durum ekonomik hayatın doğal sonucudur. Türk Lirasının değer kaybı için enflasyon
ve faiz oranları bir göstergedir ancak tam olarak karşılığı değildir. Bu yüzden
hak yememek için çaba gösterilmelidir.
Burada
zenginin imtihanı üretime katkı sağlamak, infak etmek ve borç vermektir.
Bakara/280: (Borçlu) dardaysa eli genişleyinceye kadar
ona zaman vermek (gerekir). Bilirseniz
(alacağınızı) bağışlamanız sizin için hayırlı olandır.
Allah bize darda olanın yükünü hafifletmeyi
tavsiye ediyor
Karz-ı
Hasen: borç değil sadece Allah rızası için yapılan infaktır(bağış)
***
Şu
bir gerçektir ki bankalar para bulamaz ise faizsiz sistemler üretmek zorunda
kalırlar: Her talep kendi arzını doğurur
Kuran’da faizi helal yapacak hiçbir zaruret yer almamaktadır.
Faiz yemek zaten haramdır, bir de faize maruz kalma durumu vardır: Bu da insana huzursuzluk verir
Bankalar ve Emeklilik sistemi gibi paranın döndüğü alanlarda reel manada faiz geliri elde edip etmediğimiz sorgulanmalı
Unutmayalım ki alınan/verilen faiz paranın değer kaybının altında olunca devlet zarara uğruyor, yeni para basılıyor; vatandaş zarara uğruyor
kredi çeken avantajlı konuma geliyor
sosyal devletten söz edebiliriz
vergilerimiz ihtiyaç sahiplerine kaynak olarak kullandırılıyor
eğer biz ihtiyaç sahibi değilsek bu avantajları kullanmamalıyız
örneğin ev sahibi birinin toki'nin avantajlı taksitlerini kullanması gibi
Elimizden
geldiğince:
Faiz sistemine finansman sağladığı için kredi kartından da uzak durmalıyız, bonuslardan vazgeçmeliyiz, o miktarı bağışlamalıyız, nakit alışverişe yönelmeliyiz
yapılması gereken basit bir dijital para çözümü var
banka kartıyla yapılan nakit alışverişlerde komisyon alınmaması ve işyerinin paranın hesabına direk olarak geçmesi
kredi kartı masraflarını fiyata yansıtmayan işyeri belli bir oranda zarara girmektedir
-parasını 40 gün sonra alabilmesi
-pos cihazı komisyonları gibi
Sigorta-Kasko: Sistemde biriken paralar yine faizli işlemlerde değerlendirilir. Sigortacılık herkesin kaza yapmayacağı ihtimaline dayalı bir kumardır. Toplanan paralar helal işlerde değerlendirilir ve yardım sandığı şeklinde işletilmesi durumunda sistem helal olabilir.
Borsa:
Ortak olunan şirketlerin faiz gelirleri olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Hissesi alınan şirket helal işler yapmalıdır, sağlıklı ürünler satmalıdır.
Bunlara rağmen hisse alım-satım işlemleri ticaretten uzaktır, yasal
düzenlemeler yetersizdir, sistemdeki ya da şirketteki paranın reel faize bulaşmaması önemlidir
Banka Promosyonları: bu verilen para verilen maaşın işletilmesini içerir, yine enflasyon hesabı yapıp paranın gerçek değerini hesaplamak gerekir
bu parayı bağışlayabilmek daha temiz bir çözümdür
Bu sebeplerle sermaye-emek ortaklığının helal yolları aranmalıdır
Bunların
yanında Devletin bizim vergilerimizle yaptığı yatırım teşvikleri ve sosyal
yardımlar da vardır. Umarım yardımlardaki vergi paylarımız kefaret olur
"Zekat max. %2,5 değil minimum %2,5'dir" (1/40)
Kuran'ın
pek çok ayeti sadaka, zekat ve infak konusundadır.
İsra/29: Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma.
Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.
https://acikkuran.com/17/29
Bakara/262: Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da
harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin,
Rableri katında mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar
üzülmeyeceklerdir de.
https://acikkuran.com/2/262
Bakara/219: ...Yine sana Allah yolunda ne
harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "İhtiyaçtan arta kalanı." Allah,
size ayetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.
https://acikkuran.com/2/219
***
bu kısımdaki faizi önceki ekonomi notlarıyla
birlikte değerlendirmek gerekir
Katılım Bankaları için maalesef %100 helal diyemeyiz. (yapılan işlemlerde verilen borç, paranın gerçek değerini aşmıyorsa faizsiz bir sistemden bahsedebiliriz)
kar etmeyen bir bankanın varlığı?
bankacılık masraflarının işletme masrafı olarak kabul edilmesi gibi hesabı zor konular mevcuttur
Hacc/69: Allah kıyamet gününde, anlaşmazlığa
düştüğünüz konular hakkında aranızda hüküm verecektir.
https://acikkuran.com/22/69
Ticarette emek-sermaye ortaklığı (arapça: Mudaraba) yapılması durumunda paralarımızı katılım bankalarına yatırmakta ve kar payı almakta mahsur yoktur
aksi durumda:
-düşük enflasyonlu bir ortam düşünelim
100
liralık ev için 190 liralık kredi kullandırmak (10 yıl için) yerine (katılım
bankalarının biz önce evi satın alıyoruz sonra da üstüne kar koyup size geri
satıyoruz gibi bir iddiası vardır)
Faizli
dediğimiz bankalar da bu şekilde yapıyor zaten, onların günahı nedir?
100
liralık ev için 100 liralık borç verilmeliydi
bu
durumda da bankacılık yapılamaz çünkü kar edilmez.
Borcun
altın’a ya da evin güncel satış fiyatına endekslenmesi bir çözüm olabilir. Buradaki
problem ise yerel para birimine olan güven kaybı ve fiziksel altın için kaynak
bulma zorluğudur.
Niyet
gerçekten satın almak olsaydı müşteriler belli bir ev için kredi çekmeye
gelmeden önce yatırım yapmaya uygun konutlar bulup ya da konut projeleri üretip
üstüne kar koyarak satışını yapabilirlerdi
Ama
bunları yapmayıp peşin parası olmayan birisine ev kredisi vermek en net tabirle
tefeciliktir. (reel faiz geliri elde ediliyorsa)
Bankacılık
işlemleri için harcanan emeği hizmet bedeli olarak istemek normal olabilir ama borç
vermeyi buna karıştırmak doğru olmaz
Devlet
ya da katılım bankaları bu ihtiyacı faizsiz olarak karşılamıyorsa;
müslümanların ihtiyaç fazlası paralarını değerlendirecek ve ihtiyaç/yatırım sahiplerine
ulaştıracak kurumlar olması gerekirdi
Bu
yapılmıyor diye tefeciliğe fetva verilmesi faiz sistemine katkı sağlar
Katılım
bankalarının konut projelerine ortak olup satışını yapmaları mümkündür
İnsanlar
kooperatifler yoluyla konut/üretim finansman ihtiyaçlarını karşılayabilir
Şu bile
yapılabilir: konut için borç verenler, borçlarını geri alana kadar, kalan
alacakları oranında kira geliri isteyebilirler
---
özetle:
Üretim zayıf, ekonomi kötü: Enflasyon artar, TL değeri düşer
durumu
kurtarmak için faiz devreye sokulur, dövize endeksleme yapılır
ihracat
ve bütçe fazlası verecek kadar iyi bir ekonomi oluşmadıkça çözüm olmaz zaten
öyle olsa bunlara da gerek kalmaz.
son
olarak konuya dönersek:
4 tip
bankadan söz edebiliriz:
1.
Devlet bankası (Ziraat, Halkbank, Türkiye İş Bankası*…
2.
Devlet katılım bankası (Ziraat katılım, Vakıf katılım…
3.
Özel sektör katılım bankası (Kuveyt Türk, Türkiye finans …
4.
Özel sektör bankası (Garanti bbva, Yapı Kredi, Akbank…
Bunlar
arasında da şu önemli: bankadaki yabancı sermaye oranı
Birkaç
örnek verelim:
Kuveyt
türk katılım bankası: yabancı(%62)+vakıflar
Garanti:
yabancı+borsa
Yapı
kredi: koç+yabancı+borsa
Akbank:
borsa+sabancı
Ziraat,
Halkbank: devlet kontrolünde + borsa
Türkiye
finans: %67 yabancı(suudi) + türkiye + diğer
Ziraat
Katılım: Devlet(ziraat)
Vakıf
katılım: %100 vakıflar
İş
Bankası da vakıf tarzı* diyebiliriz
Burada
islami ve memleket açıdan öncelik belirlemek gerekir
Şöyle
noktalar da var
Kuveyt
türk hiçbir işlemden ücret almıyor
Diğerleri
az veya çok alabiliyor ancak karşılığında da hizmet sunuyor
Diğer
nokta Ziraat Bankası şans oyunlarına, "çok karlı" devlet ihalelerine
kredi imkanı sunarak, devleti ve halkı zarara uğratıyor
Ziraat
katılımın, Ziraat sermayeli olduğunu unutmayalım
Özel
sektör katılım bankalarının ise zarar görecekleri işe girmesine daha az ihtimal
veririm
Paramızın
memlekete yatırım yapacak yönetimlere sahip bankalarda olmasını tercih ederim
katılım bankası içki üreten bir tesise kredi vermez
Ya da
tekel ürünleri satan bir markete kredi vermez
Kredi
kartını tekel bayisinde kullanamazsınız
Sigara
üreten bir fabrikanın kurulması için kredi vermez diye de düşünüyorum
Konunun
hassasiyetini anlamak açısından
Şuna
dikkat eder mi bilmiyorum
Şişecam: soda şişesinden, araba camına, pencere camından, içki şişesine kadar ürün çeşitliliğine sahip
Ziraat
bankası tesis yatırımı için bu şirkete kredi verir
Katılım
bankaları içki şişeleri satışı, firma cirosunun çok az bir
kısmını kapsadığı için kredi verir mi? bilmiyorum
burada 2 konu önemlidir
içki şişesi üretimi geliri faiz geliri değildir ama hoş bir gelir de değildir
tesis yatırımı için kredi sağlamak, üretime katkı sağlamaktır
Sonuç:
Ne yapılmalı?
Yatırım
Bankacılığı: en temel ve etkili adım konut veya üretim için gerekli finansmanın
kar/zarar ortaklığı ile sağlanması
Borsa
İstanbul’un gerçek şirket ortaklığı kavramını sağlayacak kurallarla dizayn edilmesi
yine unutmayalım her gördüğümüz faiz: riba değildir, adı faizdir ama paranın reel değeri açısından zarara uğrayan bizizdir
bizim temel kıstasımız: aldığımız kadar vermek, verdiğimiz kadar almak ve zor durumda olanın borcunu ertelemek ya da bağışlamak olmalıdır
Allah’ın
Selam’ı üzerimize olsun
Yorumlar
Yorum Gönder